18 Haziran 2009 Perşembe

bir ömürden blu çağları çıkartınca kalan zaman flu çağlar mıdır?


Kendi kendine çiçek almaya başlamışsa bir kadın iş dönüşlerinde ve aldığı çiçeklerin kokusundan çok renkleri önem kazanmışsa seçerken, hele beyazdan çok kırmızı göze batıyorsa aldığı demetlerde, yüreğini hazırlamanın zamanı gelmiştir yalnızlığa...
Sonra sabah uyandığında yastıktaki çukurun yalnızlığı usulca koymaya başlar zamanla. Çaktırmadan uzayan etek boyları, bi boy aynasında vurunca yüzüne kısalan hayatını, saçındaki azalan tokalar, daha az bıyık almaları getiri peşi sıra. Akşam ağlamaları çoğalır şarkılı şarkısız. Şarapsız geçmez olur zaman. Mum yanar mum söner başın döner uyuyuverirsin salondaki koltukta yine yalnız başına. Sabah ezanı karışır sonra usulca uykuna ve daha derin ölürsün kendi koynunda...
Çekirdek çıtlatmadan çıtlatmaya sızlayan dudakların, deterjan kokulu yastığınla avutur kendini. Hep başka pazara ertelenen kız kıza buluşmalar ve televizyon karşısında geçen yavan cumartesi akşamları. ağır basan gözkapaklarının altında can vermeler. Uyuyuvermeler sonra yine uyuyuvermeler günler geceler aylar yıllar…




1 yorum:

  1. Yalnızlığın tanımı buysa şayet, benim için daha zaman var...

    YanıtlaSil