26 Eylül 2009 Cumartesi

Kieslowskisizliklerim-1



Şekerin üzerinde yol alan kahveyi izledi.
Yavaşça renk değiştirdi beyaz.
Koyu daha koyu.
Parmak uçlarıma yetişemeden boğuluverdi şeker dumanı tüten bir fincan kahvede.

18 Haziran 2009 Perşembe

bir ömürden blu çağları çıkartınca kalan zaman flu çağlar mıdır?


Kendi kendine çiçek almaya başlamışsa bir kadın iş dönüşlerinde ve aldığı çiçeklerin kokusundan çok renkleri önem kazanmışsa seçerken, hele beyazdan çok kırmızı göze batıyorsa aldığı demetlerde, yüreğini hazırlamanın zamanı gelmiştir yalnızlığa...
Sonra sabah uyandığında yastıktaki çukurun yalnızlığı usulca koymaya başlar zamanla. Çaktırmadan uzayan etek boyları, bi boy aynasında vurunca yüzüne kısalan hayatını, saçındaki azalan tokalar, daha az bıyık almaları getiri peşi sıra. Akşam ağlamaları çoğalır şarkılı şarkısız. Şarapsız geçmez olur zaman. Mum yanar mum söner başın döner uyuyuverirsin salondaki koltukta yine yalnız başına. Sabah ezanı karışır sonra usulca uykuna ve daha derin ölürsün kendi koynunda...
Çekirdek çıtlatmadan çıtlatmaya sızlayan dudakların, deterjan kokulu yastığınla avutur kendini. Hep başka pazara ertelenen kız kıza buluşmalar ve televizyon karşısında geçen yavan cumartesi akşamları. ağır basan gözkapaklarının altında can vermeler. Uyuyuvermeler sonra yine uyuyuvermeler günler geceler aylar yıllar…




3 Haziran 2009 Çarşamba

darmadağınıklıklarım-1

Menekşe Yanıkları '04 ankara
Yokluğunun bu kadar canını acıtacağını hiç düşünmemiştim.Uykusuz bir kaç gece, biriki fazla sigara;iki,bilemedin üç hafta,unutulup giderdi.Bu hep böyle olmuştu.Bundan sonrada böyle olacaktı
Yanıldım!
Bu sabah onu elinde kahve fincanı pencerenin önündeki koltukta ağlarken bulduğumda onun için yapılacak bir şeyin kalmadığını anladım.Yanına oturdum
Yüzüne baktım.Bakmadı.Elindeki fincanı alıp duvara fırlattım.Kalktım.Mutfağa kaçtım
Ağladım!

2 Haziran 2009 Salı

Polisten yanlızca dolmuşta ayakta yolcuyken saklanan insanlara...